Otobostan in, diğerine bin derken, ister istemez, hoş genç kızların yaptığı gibi ben de kulaklıklarımı takıp müzik dinleyebilirdim ya, konuşulanlardan bazılarına kulak misafiri oluyorsunuz. 5. Otobos şöförü yolcuya yana yakıla derdini anlatıyor: Kardeşim, ben bu otobosun mal sahibiyim. Yaktığım yakıt parası günde 350 lirayı buluyor; bunun içinde yağı, bakımı da yok; şöförün günlüğü 60 lira; şunları şunları da eklersem bu otobosun günde 500 liradan fazla masrafı var. Bak, bana günlük kaç lira yatırmışlar: 247 lira. Yani ben, kendi cebimden, her gün, siz yolcuları finanse ediyorum. Bana bayram ertesine dek dayan diyorlar. Bir haftada 5000 lira borca girdim. Nasıl dayanacağım bilmiyorum. 6. Başka bir otobosta yeni binen yolcu kartı yetersiz bakiye verdiğinde şöföre: Ya kardeşim, nasıl olur, ben bu 5 liralık kartı bir kez kullandım. Nasıl yetersiz der? Şöför yolcuya: O benim sorunum değil! Siz onu bana değil, gidip A-Kent yetkililerine anlatınız! Yolcu şöföre: Peki o zaman bana bir bilet! Şöför yolcuya: Biletler sabah erkenden bitti. Mecburen kart vereceğim. Yolcu şöföre: Yahu, cebimde on tane kart var; bir tane daha vallahi almam! Şöför yolcuya: Hata sizde, aldığınız karta para yükleseydiniz! Yolcu şöföre: Beni deli etme be adam! Kundu'nun neresinde kartı doldurabiliyoruz? Şöför yolcuya: Hadi, hadi, parayı öde de geç arkaya doğru. Oruçlu ağzımı bozdurma!