Yağmur
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Durmadan türkü söyler, ağıt yakar
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Durmadan türkü söyler, ağıt yakar
Kafeslerde, camlarda titreşerek
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar...
Sokaklarda seller ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Bulutlar karardıkça zerrelere bir
Ağır, olgun dalgalanma gelir;
Bir soğuk gölge çevreyi bürür,
Gündüzden geceyarısı görünür.
Söner şimdi, görünürken demin
Maddesi karşımda bir alemin
Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.
Geçer boş sokaktan, hayalet gibi
Koşarak bir çocuk, başı örtülü
O sıra, andığım gece, solgun ve bitkin,
Sürür bir kara çarşafı bir kadın
Saçaklarda kuşlar – acıdır bu pek! –
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.
Öter ruhumun kulağında boş bir inilti,
Boğuk bir sessizlikle tınlamanın çelişkisi
Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir
Ezgi söyler durmadan, ağıt yakar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir
Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...
Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar...
Sokaklarda seller ağlaşır
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Bulutlar karardıkça zerrelere bir
Ağır, olgun dalgalanma gelir;
Bir soğuk gölge çevreyi bürür,
Gündüzden geceyarısı görünür.
Söner şimdi, görünürken demin
Maddesi karşımda bir alemin
Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.
Geçer boş sokaktan, hayalet gibi
Koşarak bir çocuk, başı örtülü
O sıra, andığım gece, solgun ve bitkin,
Sürür bir kara çarşafı bir kadın
Saçaklarda kuşlar – acıdır bu pek! –
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.
Öter ruhumun kulağında boş bir inilti,
Boğuk bir sessizlikle tınlamanın çelişkisi
Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir
Ezgi söyler durmadan, ağıt yakar
Sokaklarda, damlarda hep titreşir
Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar...