14 Aralık 2011 Çarşamba

1179. Günlük Yaşam


Meclis, 'Yeşil' cinayetlerini mercek altına aldı: 19 yıl önce öldürülen Ayten Öztürk konusunda tüm kurumlar sessiz kalmış


14.12.2011


TBMM İnsan Hakları Terör Alt Komisyonu 1992'de Tunceli'de yaşanan Ayten Öztürk cinayetini mercek altına aldı.

Baba Hıdır Öztürk, kızının ölümüyle ilgili dönemin Tunceli Jandarma Komutanı ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı sorumlu tutarak, Meclis'ten olayın aydınlatılması için yardım istedi. Alt Komisyon Başkanı Naci Bostancı, ilgili kurumlara yazı yazacaklarını belirtirken, komisyon üyeleri de bu konuda suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. Terör alt komisyonunun dünkü toplantısına katılan baba Hıdır Öztürk, konuşmasında "19 yıldır hep ağlayan, cesedi parçalanmış bir genç kızın babası olarak olayı anlatmak üzere huzurunuzdayım." diye başladı. 1992'de kızının çalıştığı işyerinden kaçırıldıktan sonra kendisinden haber alınamadığını, iki ay sonra ise işkence edilmiş cesedinin kimsesizler mezarlığında bulunduğunu söyleyen Öztürk, olayı anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Öztürk, dönemin Tunceli Jandarma Alay Komutanı'nın kendisini makamına çağırarak, "Kızlarından biri dağa çıkmayı düşünüyor." sözlerine karşılık itiraz etmiş; çocuklarının tümünün çalıştığını, kendisinin de devlet memuru olduğunu belirtmişti. Komutanın, görmek istemesi üzerine çocuklarını da alarak alaya tekrar gittiğini belirten Öztürk, olayı şu şekilde anlatıyor: "Orada, alay komutanı ile oturduk. Bize çay ikram etti. Sonra bir askeri çağırarak, 'Bunları aşağıya Mahmut Bey'e götür.' dedi. Aşağıda bir odada zayıf, sakallı biri oturuyordu. Çocuklarımı içeri aldılar, ben dışarıda kaldım. Çocuklarım, daha sonra televizyon haberlerinde 'Yeşil' diye tanıtılan bu adamın Mahmut Yıldırım olduğunu söylediler." Öztürk, insan hakları derneğinin o tarihte dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay ve ilgili savcılıklara soruşturma yapılması için dilekçe verdiğini, ancak devletin 20 yıldır sessiz kaldığını savundu. 20 yıl sonra ilk kez bir devlet kurumuna bu konuyu anlatmaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek, "Bugüne kadar hep korku yaşadık. Kendim için değil ama ailem ve çocuklarım için güvence istiyorum." dedi.