24 Ekim 2011 Pazartesi

870. Günlük Yaşam

20. Geçen birkaç gün benim için fazla hareketliydi. Perşembe günü, elemanlar evde sabahtan geceye dek inşaat işleri yaptılar. Pencere kasaları nasıl sökülür? Demir kapılar nasıl kırılır? Sıva nasıl karılır? Pimapen, actually Vegapen, pencere ve kapılar nasıl takılır? Çift katlı camlar nasıl yerleştirilir? Silikon nasıl çekilir? Pencere kenarlarına mermer nasıl konulur? vesair konularda birkaç gözlemde bulunma fırsatı çıktı. Sağolsunlar, ekip yoğun bir çaba ve çalışmayla, işi ertesi güne bırakmadan aynı gün geceye doğru bitirdiler. Cuma günü sabahı sol ayak bileğimde feci bir ağrıyla uyandım. İlk yaptığım iş bilgisayar teknik servisini aramak oldu. Sağolsunlar, hemen geldiler ve benim dün bozulan iki bilgisayarı onarmak üzere aldılar. Bilgisayarlarımı iyi tanıdığımdan onarım işleminin en az üç-dört gün süreceğini kara kara düşünüyordum. Neyse ki, onca işleri arasında benim bilgisayarlar onarıldı; akşam saatlerinde bana sapasağlam teslim edildi. Pazartesi gününe gelelim. Dolapta bir şey kalmamış; alışverişe çıkmam gerek amma nerde bende o kondisyon? Aklıma daha önce telefon numarasını not ettiğim marketi aramak geldi. Telefonumda kalan son 1 lira 66 kuruşum ile marketi arayıp siparişlerimi verdim. Servis aracının gecikmesi, siparişlerden stoklarda kalmayanların temini gibi ayrıntıları geçelim. İkindiye doğru, bir haftalık nevalem buzdolabındaki yerlerine yerleşmişti. Bu üç günü özetleyelim. Birinci günkü iş 14 saatte tamamlanabilmişti; ikincisi 9 saatte ve üçüncüsü 4 saatte kotarılabildi. Üçü de aynı gün içinde bitirildi. Kıssadan hisse: bugünkü işi, bugün bitir.